CircularsNews
March 2020

Aret Taşcıyan - Coronavirüs Salgını ve ABD’yi Bekleyen Asıl Tehlike, Denizhaber.com

The European Union’s Emissions Trading System (EU ETS) was extended to cover emissions from shipping as of 1st January 2024.

The EU ETS is limited by a 'cap' on the number of emission allowances. Within the cap, companies receive or buy emission allowances, which they can trade as needed. The cap decreases every year, ensuring that total emissions fall.

Each allowance gives the holder the right to emit:

  • One tonne of carbon dioxide (CO2), or;
  • The equivalent amount of other powerful greenhouse gases, nitrous oxide (N2O) and perfluorocarbons (PFCs).
  • The price of one ton of CO2 allowance under the EU ETS has fluctuated between EUR 60 and almost EUR 100 in the past two years. The total cost of emissions will vary based on the cost of the allowance at the time of purchase, the vessel’s emissions profile and the total volume of voyages performed within the EU ETS area. The below is for illustration purposes:
  • ~A 30.000 GT passenger ship has total emissions of 20.000 tonnes in a reporting year, of which 9.000 are within the EU, 7.000 at berth within the EU and 4.000 are between the EU and an outside port. The average price of the allowance is EUR 75 per tonne. The total cost would be as follows:
  • ~~9.000 * EUR 75 = EUR 675.000
  • ~~7.000 * EUR 75 = EUR 525.000
  • ~~4.000 * EUR 75 * 50% = EUR 150.000
  • ~~Total = EUR 1.350.000 (of which 40% is payable in 2024)
  • For 2024, a 60% rebate is admitted to the vessels involved. However, this is reduced to 30% in 2025, before payment is due for 100% with effect from 2026.
  • Emissions reporting is done for each individual ship, where the ship submits their data to a verifier (such as a class society) which in turns allows the shipowner to issue a verified company emissions report. This report is then submitted to the administering authority, and it is this data that informs what emission allowances need to be surrendered to the authority.
  • The sanctions for non- compliance are severe, and in the case of a ship that has failed to comply with the monitoring and reporting obligations for two or more consecutive reporting periods, and where other enforcement measures have failed to ensure compliance, the competent authority of an EEA port of entry may issue an expulsion order. Where such a ship flies the flag of an EEA country and enters or is found in one of its ports, the country concerned will, after giving the opportunity to the company concerned to submit its observations, detain the ship until the company fulfils its monitoring and reporting obligations.
  • Per the EU’s Implementing Regulation, it is the Shipowner who remains ultimately responsible for complying with the EU ETS system.

There are a number of great resources on the regulatory and practical aspects of the system – none better than the EU’s own:

https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX%3A02003L0087-20230605

https://climate.ec.europa.eu/eu-action/transport/reducing-emissions-shipping-sector_en

https://climate.ec.europa.eu/eu-action/eu-emissions-trading-system-eu-ets/what-eu-ets_en

https://www.denizhaber.com/coronavirus-salgini-ve-abdyi-bekleyen-asil-tehlike-makale,101226.html

Son günlerin rağbette olan konusu sağlık ve özellikle Corona Virüsünün COVID-19 olarak bilinen laboratuvar urunu yeni versiyonu. Laboratuvar urunu diyorum çünkü, tip uzmanlarının söylediklerine göre, uzun yıllardır var olan Corona virüsünün genetiği ile oynanarak laboratuvar ortamında elde edilen bir virüs.

69 yıllık hayatımda günlük yaşamı bu denli etkileyen bir Pandemik ile ilk olarak karşılaşıyorum. İnsanların tüm sosyal hayatlarını bir anda yok eden ve insanoğlunu nerede ise tamamen yalnızlığa iterek evlerine hapseden bir vahşet ile karşı karşıyayız. Tip doktoru olmadığım için Virüsün çıkış nedenleri, korunma tedbirleri, yakalanınca tedavi yöntemleri ve tıbbi sonuçları hakkında fikir beyan etmeyeceğim. Küresel ticarete, Sanayii sektörüne, Turizm sektörüne, küçük esnafa, eğlence ve spor sektörüne, her şeyden önce de geçim kaynağımız olan Denizcilik sektörüne verdiği zarar, ziyan ve çöküntüye de yeteri kadar değinildiği için bu konuya da bir kez daha değinmek istemiyorum. Rastlantı mi desek ne desek bilemiyorum ama son 300 yıldır her yüz yılda bir insanoğlu bir Pandemik ile sarsılıyor.

  • 1720 Marsilya Salgını
  • 1820 Kolera Pandemisi
  • 1920 İspanyol Gribi
  • 2020 Corona Virüsü

Tüm bu salgınlarda su anda alınan katı tedbirlere benzer tedbirler alındığına herhangi bir kayıtta rastlamadım. Bildiğim bir gerçek var ki 350 yıllık tarihinde ilk kez 13 Mart, cuma günü Lloyd’s kapılarını sigortacılara kapadı. Lloyd’s tarihinde bir ilk. Sigorta sektöründe özellikle deniz sigortacılığı sektöründe bu geçici olarak da olsa yolun sonu demekti.

Şimdi işin can alıcı noktasına gelmek istiyorum. Virüsün özellikleri ve etkilerini her gün 24 saat süreyle televizyondan, basından, sosyal medyadan, arkadaş sohbetlerinden ve açık oturumlardan en ufak detayına varana kadar dinliyor ve öğreniyoruz. Ancak gözden kaçan bir gerçek var ki basında ve haberlerde yer almıyor.

ABD’de silah satışları son günlerde tavan yapmış durumda. Özellikle ilk kez silah sahibi olanların sayısı rekor düzeyde. İstanbul’da, New York’ta ve diğer büyük şehirlerin süper marketlerinin tuvalet kâğıdı, su ve diğer temel ihtiyaç maddeleri reyonları nasıl bos ise. ABD’nin birçok eyaletindeki silah mağazalarının rafları da o denli boşalmış durumda. Özellikle büyük şehirlerin dışında, ABD’nin iç kesimlerinde yoğunlaşan ve ruhen pek de sağlam olmayan bir nesil yaşıyor.  Bu neslin elinden tüm sosyal yaşamını almış durumdasınız ve eve hapsetmeseniz dahi yetkililer ve basın yayın sürekli evden çıkmaması gerektiğini hatırlatıyor. Özellikle bu kesim süper marketlere gidip temel ihtiyaç maddelerini alacağına parasını silaha yatırıyor.

Bunun arkasında yatan gizli neden ne olabilir? Şayet bu yasaklar bir müddet daha devam ederse halkın bir kesimi ayaklanabilir, süpermarketleri veya evleri yağmalamaya girişebilir ve bizde anayasal hakkimiz olan nefsi müdafaamızı yapmaya hazır olmalıyız, gibi bir neden olabilir mi? ABD, Vahşi Batı filmlerinde gördüğümüz 18. ve 19. Yüzyıldan bu yana bu kadar tehlikeli bir duruma hiç gelmemişti, bir atom bombası gibi her an patlamaya hazır. Bu kıvılcım bir ateşlendi mi inanın, zaten birbirine karşı saygısı, sevgisi kalmamış olan toplumda kanun kavramı diye bir şey kalmaz ve güruh anında kontrolden çıkar. Kaliforniya’da bir silah mağazası sahibi Şubat sonundan bu yana satışlarının 40% artarak haftada 300 silah sattığını beyan etti. Bunun yanı sıra artışlar sadece silah satışlarında kalmıyor cephane satışlarında da 3 misli bir artış kaydedilmekte.

ABD’de silah ruhsatı alabilmek için, FBI müracaat edenler hakkında, geçmişte silah alması yasaklanmış mı, suç teşkil edecek bir davranışta bulunmuş mu öğrenmek için sicil incelemesi yapar. FBI kaynaklarından yapılan açıklamaya göre silah ruhsatı için müracaatlar Şubat 2020’de Şubat 2019’a oranla 36% artmış durumda.

ABD’de Acil Emniyet hattı 911’dir. Normal şartlarda, 911 gerçekten son derece verimli çalışan bir servistir ve gerektiğinde acilen Emniyet Ekipleri anında olay yerindedirler. Ancak ABD’de, özellikle Florida’da yasayanlar 2005 Katrina kasırgasını unutamazlar. Bir felaket yaşandı ve çöken ilk hizmet 911 olmuştu. Halk kontrol edilemez hale gelmişti. Corona virüsü nedeni ile yaşanan toplumsal travma henüz zirve yapmış değil ancak sebebi ne olursa olsun insanların özgürlüklerini ellerinden alırsanız bir müddet sonra “başkasının özgürlüğünün başladığı yerde benimki biter” prensibi yerini kontrolsüzlüğe ve isyankârlığa bırakır, zaten sebepsiz yere okul tarayan sapıklar ortamı müsait bulunca kendilerini anında silahlı olarak sokaklara atar. ABD’de su ana kadar virüse kapılıp ölenlerin sayısı 2000 civarında ise bu başı bozukluğun sonucunda ölü sayısı daha da artabilir.

Çok macera filmi seyrediyorsun veya aşırı karamsarsın diyeceksiniz. Aslında ne çok film seyrederim ne de karamsarım, ama bu filmi ABD'de önceden görmüş gibiyim.

No items found.