The EU ETS is limited by a 'cap' on the number of emission allowances. Within the cap, companies receive or buy emission allowances, which they can trade as needed. The cap decreases every year, ensuring that total emissions fall.
Each allowance gives the holder the right to emit:
There are a number of great resources on the regulatory and practical aspects of the system – none better than the EU’s own:
https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX%3A02003L0087-20230605
https://climate.ec.europa.eu/eu-action/transport/reducing-emissions-shipping-sector_en
https://climate.ec.europa.eu/eu-action/eu-emissions-trading-system-eu-ets/what-eu-ets_en
Birbirini takip eden deprem ve birçok doğal felaket, 2011 yılını sigorta sektörünün en kötü yılı haline getirdi. Doğal afetlerin neden olduğu ekonomik kayıp geçen yıla kadar en kötü yıl sayılan 2005 yılında 220 milyar dolar iken 2011 yılında 380 milyar dolar’ı buldu. Sadece Japonya’da ve Yeni Zelanda’da meydana gelen depremlerin sigorta sektörüne maliyeti 105 milyar dolar’ı aştı.
Bu konulara kısaca değindikten sonra konuyu yine denizciliğe getireceğim. Denizcilikte bilgi kaynakları bitmez, tükenmez, uzay gibi sonsuzdurlar sanki, her gün yeni bir şey öğrenir, her gün yeni bir kaynak keşfedersiniz. İşte denizcilik gibi meşakkatli bir mesleği güzel ve heyecanlı kılan da budur. Geçenlerde yabancı bir sigorta şirketinin ölümle sonuçlanan deniz kazaları ile ilgili bir istatistiğini okuyordum, gelin hep beraber inceleyelim bakalım ne kadarını biliyor muşuz?
Birçoğumuz bu yıl yüzüncü yılını anacağımız 1523 kişinin hayatını kaybettiği Titanic faciasını can kaybı açısından tarihin en büyük deniz kazası olarak bilir ama gelin biz Titanic olayını tarihin en meşhur ve medyatik deniz faciası olarak analım. Savaş dışı can kaybı açısından tarihin en büyük deniz kazası bu yıl 25. yılını anacağımız M/F Dona Paz M/T Vector çarpışmasıdır. Caltex (bugünkü Chevron) petrol şirketinin kirası altında olan M/T Vector’un, 20 Aralık 1987 tarihinde Tablas Boğazı’nda (Filipinler) M/F Dona Paz adlı feribot ile çarpışması sonucu alevler içinde kalan gemilerde 4386 kişi hayatını kaybetmişti.
İkinci büyük facia yine alevler içinde hayatlarını kaybeden yolcular ile ilgili. 4 Aralık 1948’de S/S Kiangya adlı yolcu gemisi Shanghay’ın 50 mil güneyinde Huangpu Nehri ağzında infilak etmiş, kesin sayı bilinmemekle birlikte 2750 ila 3920 kişi hayatını kaybetmişti. Patlamanın nedeni olarak yapılan en inanılır tahmin geminin Japon Kraliyet Donanması tarafından II. Dünya Savaşı sırasında bırakılan bir mayına çarpması olmuştu.
Kaza sonucu en büyük cephanelik infilakı olarak tarihe geçen bir deniz çarpışması daha var sırada. 6 Aralık 1917 tarihinde cephane yüklü S/S Mont-Blanc, Kanada’nın Halifax Limanı’nda Norveç bayraklı IMO ile çarpışmış ve çıkan infilak sonucu denizde ve karada 2 bin kişi hayatını kaybetmiş ve 9 bin kişi ciddi şekilde yaralanmıştı.
Üç patlama olayının ardından kötü hava şartları ve ihmal sonucu batan Le Joola’nın yarattığı felaket var sırada. 26 Eylül 2002 tarihinde Gambia açıklarında alabora olup batan Le Joola gemisinde 1800’ü aşkın kişi hayatını kaybetmişti. Le Joola gemisi 1990 yılında Almanya’da inşa edilmiş, 2087 gross tonluk, 536 yolcu ve 44 mürettebat kapasiteli bir yolcu gemisi idi. Gemide 1034 biletli yolcu ve Senegal yetkililerinin beyanlarına göre bir o kadar da biletsiz yolcu bulunmaktaydı. 26 Eylül 2002 tarihinde öğlen vakti Ziguinchor Limanı’ndan Dakar’a hareket eden gemi gece saat 11 dolaylarında Gambia açıklarında iken bir fırtınanın içine girer ve çok kısa zamanda alabora olur. Resmi kurtarma ekiplerinin ancak gün ağardıktan sonra yardıma gelebildiği gemiden, kayıtlara göre sadece 64 kişi kurtarılmış ve 2000’e yakın kişi hayatını kaybetmişti.
Kötü hava şartları, yangın/infilak, çarpışma, ihmal, denizde tam ziya ile sonuçlanan kazaların çoğunun nedeni bu tür olaylar, onun için tekrar bir patlama olayına dönüyoruz. Yandan çarklı bir Mississsippi gemisi olan 376 yolcu kapasiteli SS Sultana, 21 Nisan 1865 tarihinde New Orleans Limanı’ndan 300 ila 500 arası yolcu ile kuzeye doğru hareket eder. Yolda bir iki kez kazanlardaki bir arızayı gidermek ve yolcu ikmali yapmak için duran Sultana’nın yolcu sayısı Alabama’ya geldiğinde 2400’ü bulmuştur. Yolcuların çoğunu Amerika İç Savaşı sırasında esir düşen ve memleketlerine dönmeleri için henüz serbest bırakılan kuzeyli askerlerin oluşturduğu gemi 27 Nisan 1865’te Memphis, Tennessee yakınlarına geldiğinde kazanların infilak etmesi sonucu alevler içinde kalır ve kısa bir sürede batar. Alevden bir top haline dönüşen gemiden 700 kişi ancak kurtulur ve resmi tahminlere göre ölü sayısı ise kayıtlarda 1800 civarı olarak geçer. Yolcuların çoğunun yine biletsiz olması nedeniyle kesin yolcu ve ölü sayısına ulaşılamamıştır. Ahşap buharlı bir gemi olan SS Sultana, 1863 yılında Cincinnati’de inşa edilmiş, 376 yolcu ve 85 mürettebat kapasiteli, dört kazanlı geminin asıl ticari sahası Mississippi pamuk ticareti idi, Kuzey Güney Savaşları esnasında ise genellikle askeri birliklerin nakli için kullanılmıştı. Sultana Olayı, ABD denizcilik tarihinin can kaybı açısından en büyük faciasıdır.
“Çin denizcilik tarihinin Titaniği” diye bilinen Tek Sing (Gerçek Yıldız) 50 metre boyunda, 10 metre eninde ve bin ton ağırlığında üç direkli bir Junk idi (Junk MÖ 200 – MS 200 arasında Çin’de tasarlanan yelkenli bir gemi türü, günümüzde Çin’de ve Hong Kong’da özellikle turizm amaçlı olarak hâlâ kullanılmaktadır). Gemi 200 mürettebat, 1600 yolcu ve büyük miktarda Çin porseleni kargosu ile 6 Ocak 1822’de Fujian’ın Xiamen Limanı’ndan (eski adı Amoy) Jakarta, Endonezya’ya doğru hareket eder. Bir aylık bir seferden sonra kaptan, yolu kısaltmak amacı ile rotayı Bangka ve Belitung Adaları arasındaki Gaspar Boğazı’na çevirir ve kısa bir müddet sonra boğazdaki mercan kayalıklarına çarpan gemi 30 metre derinlikte batar. Geminin tüm porselen kargosu suların altına gömülmüş ve ancak 190 kişi hayatını kurtarabilmiştir. 12 Mayıs 1999’da bir İngiliz Gemi Kurtarma kaptanı olan Michael Hatcher, Java’nın kuzeyi, Sumatra’nın doğusu ve Singapur’un güneyindeki bölgede Tek Sing’in batığını bulmuş ve 350 bin parçalık Çin porseleni kargoyu su üstüne çıkartmıştır. Bu su yüzüne çıkarılan tarihin en büyük Çin porselen batığı olarak da bilinir. Tek Sing’den kurtarılan porselenler Stuttgard’da 2000 yılının kasım ayında bir müzayedede satışa arzedilmiştir.