CircularsNews
September 2015

Büyüyen Türk Filosu P&I Kulüplerinin Hedefinde

The European Union’s Emissions Trading System (EU ETS) was extended to cover emissions from shipping as of 1st January 2024.

The EU ETS is limited by a 'cap' on the number of emission allowances. Within the cap, companies receive or buy emission allowances, which they can trade as needed. The cap decreases every year, ensuring that total emissions fall.

Each allowance gives the holder the right to emit:

  • One tonne of carbon dioxide (CO2), or;
  • The equivalent amount of other powerful greenhouse gases, nitrous oxide (N2O) and perfluorocarbons (PFCs).
  • The price of one ton of CO2 allowance under the EU ETS has fluctuated between EUR 60 and almost EUR 100 in the past two years. The total cost of emissions will vary based on the cost of the allowance at the time of purchase, the vessel’s emissions profile and the total volume of voyages performed within the EU ETS area. The below is for illustration purposes:
  • ~A 30.000 GT passenger ship has total emissions of 20.000 tonnes in a reporting year, of which 9.000 are within the EU, 7.000 at berth within the EU and 4.000 are between the EU and an outside port. The average price of the allowance is EUR 75 per tonne. The total cost would be as follows:
  • ~~9.000 * EUR 75 = EUR 675.000
  • ~~7.000 * EUR 75 = EUR 525.000
  • ~~4.000 * EUR 75 * 50% = EUR 150.000
  • ~~Total = EUR 1.350.000 (of which 40% is payable in 2024)
  • For 2024, a 60% rebate is admitted to the vessels involved. However, this is reduced to 30% in 2025, before payment is due for 100% with effect from 2026.
  • Emissions reporting is done for each individual ship, where the ship submits their data to a verifier (such as a class society) which in turns allows the shipowner to issue a verified company emissions report. This report is then submitted to the administering authority, and it is this data that informs what emission allowances need to be surrendered to the authority.
  • The sanctions for non- compliance are severe, and in the case of a ship that has failed to comply with the monitoring and reporting obligations for two or more consecutive reporting periods, and where other enforcement measures have failed to ensure compliance, the competent authority of an EEA port of entry may issue an expulsion order. Where such a ship flies the flag of an EEA country and enters or is found in one of its ports, the country concerned will, after giving the opportunity to the company concerned to submit its observations, detain the ship until the company fulfils its monitoring and reporting obligations.
  • Per the EU’s Implementing Regulation, it is the Shipowner who remains ultimately responsible for complying with the EU ETS system.

There are a number of great resources on the regulatory and practical aspects of the system – none better than the EU’s own:

https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX%3A02003L0087-20230605

https://climate.ec.europa.eu/eu-action/transport/reducing-emissions-shipping-sector_en

https://climate.ec.europa.eu/eu-action/eu-emissions-trading-system-eu-ets/what-eu-ets_en

Son yıllarda hızla büyüyerek taşıma kapasitesi 30 milyon dwt’yi aşan Türk sahipli gemi filosu, uluslararası P&I piyasasında ilgi odağı haline geldi. Dünya deniz ticaret filosunun yüzde 95’ine P&I sigortası hizmeti sunan 13 International Group(IG) üyesi P&I kulübü,Türkiye’deki faaliyetlerini ve çalışmalarını artırarak gelişen pazardan payalma konusunda önemli adımlar atıyorlar.

IG üyesi kulüplerin yanında 2014 yılında kurulan yerli sigorta kurumu Turk P&I kulübü de geçen kısa sürede başarılı çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Bu ay ki dosya konumuz çerçevesinde Türkiye’deki P&I sektörünün önemli oyuncularının yöneticileriyle röportajlar gerçekleştirdik.

Denizcilik sektörü 2008 yılından bu yana, farklı şiddetlerde devam eden krizle mücadele ediyor. 2008 yılı ve öncesi ile karşılaştırıldığında özellikle kuru yük piyasasında dramatik şekilde düşen navlun fiyatları armatörleri zor durumda bırakırken, sefer yapan bir geminin ana gider kalemleri olan yakıt fiyatları, personel ve sigorta giderleri de sürekli artıyor. Gemilerin günlük işletme maliyetinin karşılama konusunda sıkıntı yaşayan armatör ve gemi operatörleri P&I sigorta primlerindeki artışların durması konusunda da beklenti içinde. Ancak son yıllarda artan tazminat ve hasar önleme masrafları kulüplerin giderlerini önemli ölçüde artırdı. Bunun yanında; kulüplerin kredibilite reytingi ve likiditesi her zaman belirli bir miktarın üstünde olması zorunluluğu ve bunların uluslararası derecelendirme kuruluşların tarafından sıkı denetimlerinde maruz kalması P&I kulüplerinin üzerindeki baskıyı artırarak elini kolunu bağlıyor.

“P&I sigorta primlerinde artış durmalı”

P&I sektörünü Türkiye’de en yakından bilen uzman isimlerin başında gelen Aret Taşcıyan, armatörlerin ve gemi operatörlerinin P&I sigorta sektöründen beklentileri ve sektörün yakın geleceği konusunda dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Kuruluşundan bu yana Turk P&I Sigorta’nın Yönetim Başkanlığını da yürüten Aret Taşcıyan “Armatörlerin ve kiracıların çok zor koşullarda ayakta kalmaya çalıştığını görüyoruz. 2013 yılının başından bu yana sektörün şartlarını da göz önünde bulundurarak P&I sigorta primlerine zam yapılmaması gerektiğini ifade ediyorum” dedi.

“Bu yılın ağustos ayı sonuna kadar olan verileri değerlendirdiğimizde birkaç olay dışında çok büyük gemi kazaları ve hasarlar meydana gelmedi. Eğer bu şekilde devam ederse önümüzdeki şubat ayında yenilenecek P&I poliçelerinde primlerin artmaması gerekiyor. P&I sektörü her zaman armatörlerin ve operatörlerin yanında oldu ve bunu tekrar göstermesi gerekiyor. Geçen yılda IG üyesi 13 P&I kulübünden 3’ü hiç zam yapmamıştı. Bu yıl onları diğerlerinin de takip etmesini bekliyorum.

Tüm denizcilik filosunda başlayıp da hala kuru yük segmentini etkileyen krizin 8 yıldır içerindeyiz. Armatörler gemilerini ceplerinden finanse ederek çalıştırdıkları bu dönemde, tekne ve makine sigortaları hariç, tüm sigorta kalemlerinde her yıl artışlar yaşandığını görüyoruz. 2015 yılında IG üyesi kulüplerin sigorta primlerinde önceki yıla göre yüzde 2,5 ile 6,5 arasında artışlar gerçekleştirildi. Armatörler bir fırtınanın içinden geçerken gemiyi su üstünde tutmaya çalışıyor, P&I kulüplerden de kendisine yardımcı olmasını bekliyor.Kulüplerin özellikle 2012-2013 yılında yaşanan büyük hasarlı kazalardan fazlasıyla etkilenerek zam yapmak zorunda kaldığını ifade eden Taşcıyan, “2014 yılından bu yana P&I kapsamındaki hasarlarda azalmalar görülüyor, ancak P&I kulüpleri reyting baskısı altında rezervlerini güçlü tutmak zorunda kalıyorlar” diyerek kulüplerin sigorta risklerini daha dikkatli değerlendirmesi gerektiğini belirtti.

“Geçmiş yıllarda Costa Concardia ve Yeni Zelanda’da karaya oturan Rena konteyner gemisi gibi büyük hasarlı kazalar kulüplerin giderlerini büyük ölçüde artırdı. 2012-2013 yıllarında çok büyük 10 civarında kaza meydana gelmesi ve sadece Costa Concardia gemisinin hasarının 1,5 milyar dolara ulaşması P&I kulüplerini rezervlerini güçlü tutma konusunda endişeye sevk etti. Eskiden yaşanan kazalar sigorta şirketlerini bu kadar etkilemediğinden tarihin en büyük giderleri bu dönemde meydana geldi. Kulüpler Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlar tarafından sürekil denetime tabi tutulduğundan rezervlerini belirli bir seviyenin üstünde tutmaları zorunlu. Eğer rezervleri sınırların altına düşerse lisans iptaline kadar gidecek büyük cezalarla karşılaşabilirler.

Ancak son iki yılda dünya deniz ticaretindeki durgunluk, uluslararası konvansiyonların sıkı denetlemeler, işletme kalitesinin yükselmesi gibi faktörlerin etkisiyle büyük kazalar meydana gelmedi. P&ı kulüplerinin de artık hasar kaydı iyi, işletme kalitesi yüksek armatörlere en azından primlerde genel artış uygulamayarak desteklemesi gerekiyor.”

“Armatör kulüple ilişkisini İtalyan evliliği gibi düşünmeli”

Armatörlerin P&I kulüp seçerken uzun dönemli düşünmesi gerektiğini vurgulayan Taşcıyan “Kulüplerle ilişkiyi İtalyan evliliği gibi düşünüp iyi planlamak gerekiyor” dedi.

IG üyesi bir P&I kulübe üye olan armatörün primlerin yüksekliğinden dolayı başka bir kulübe geçmesinin hem armatör hem de kulüp açısından birçok cezai müeyyidesi var. Armatör primlerin yüksekliğinden dolayı bir kulüpten ayrıldığında yeni kulübünde ilk yıl eski kulübün şartlarıyla prim ödemek zorunda. Ayrıca son üç yıllık primin yüzde 15 ‘i ile 40’ı arasında bir ayrılma tazminatı ödemesi gerekiyor. Bu sebeple IG üyesi bir kulüpten diğerine geçmek pek kolay değil.

P&I primi belirlenirken hasar kaydı, işletme kalitesi, riskli bölgelere yapılan seferler ya da taşınan yüklerin riski önem taşıyor. Örneğin savaş veya çatışma olan bir bölgeye yapılan seferlerde ödenen bir haftalık savaş riski sigortası primi bazen bir yıllık primin üstünde olabiliyor. Bu sebeple çalışılacak P&I kulübü belirlerken ilk yıl sigorta priminin bir miktar az veya fazla olması çok önemli değil. Çünkü ertesi yıl yapılacak zamlarla o küçük avantaj kaybedilebilir. Ülkeyi iyi tanıyan, sefer yapacağınız yerleri bilen, karşılıklı güven ve iyi niyet ortamı olan kulüpleri tercih etmek uzun süreli sağlıklı bir ilişki için daha doğru. İnsan faktörünün çok önemli olduğu denizcilik sektöründe şahsi iyi ilişkileriniz olan bir kulüp bir geminin tutulması durumunda hızlıca vereceği bir teminat mektubuyla sizi büyük bir zarardan kurtarabilir. Zamanın kıymetinin çok önemli olduğumuz bir çağda 3-4 günlük gecikme bile büyük maddi kayıplara yol açabilir.

P&I sigortası kargo hasarları, karaya oturma, kazalardaki deniz ve çevre kirliliği, çatışmalarda karşı gemiye verilen zararlar, iskele rıhtım terminal gibi duran cisimlere verilen hasarları koruma ve tazmin altına alıyor ancak P&I kulüplerin armatörle olan ilişkilerinde çok önemli bir danışmanlık hizmetleri de bulunuyor. Yeni bir gemi alındığında kulüpler Savunma birimleri vasıtasıyla danışman olarak size gerekli hukuki desteği de sağlayabiliyor.

Ayrıca bankalar düşük reytinge sahip kulüplerle çalışan armatörlere kredi vermede zorluk çıkardığından seçilen P&I kulübün yüksek rezervlere sahip olası önemli.”

Turk P&I kulübün önü açık

Son olarak Turk P&I sigortanın kısa sürede gösterdiği başarıya değinen Aret Taşcıyan, “Norveç, Yunanistan gibi birçok Avrupa ülkesinden onay aldık. Bu demek oluyor ki bizim sigortaladığımız gemiler o ülkelere sefer yapabilir” dedi.

Sadece iç pazara hizmet veren sabit primli bir kulüp olmamıza rağmen farklı ülkelerden onay almak bizim çini önemli. Bunlar bizim hizmet kalitemizin ve sigorta tekniğimizin ne kadar iyi bir noktada olduğunu gösteriyor. Türk Ticaret Kanununa göre Türkiye’de müşterek P&I sigortası yapılamıyor. Buna rağmen vizyonumuz tüm dünyaya hizmet veren global bir kulüp olmak. Bunu da iyi niyetli çalışmanın yanında devletten ve sektörden alacağımız desteği katarsak daha hızlı başarabiliriz.”

No items found.