CircularsNews
March 2012

Kulüpler Arası Anlaşma - Kargo hasarlarinin çözümünde yatan detaylar

The European Union’s Emissions Trading System (EU ETS) was extended to cover emissions from shipping as of 1st January 2024.

The EU ETS is limited by a 'cap' on the number of emission allowances. Within the cap, companies receive or buy emission allowances, which they can trade as needed. The cap decreases every year, ensuring that total emissions fall.

Each allowance gives the holder the right to emit:

  • One tonne of carbon dioxide (CO2), or;
  • The equivalent amount of other powerful greenhouse gases, nitrous oxide (N2O) and perfluorocarbons (PFCs).
  • The price of one ton of CO2 allowance under the EU ETS has fluctuated between EUR 60 and almost EUR 100 in the past two years. The total cost of emissions will vary based on the cost of the allowance at the time of purchase, the vessel’s emissions profile and the total volume of voyages performed within the EU ETS area. The below is for illustration purposes:
  • ~A 30.000 GT passenger ship has total emissions of 20.000 tonnes in a reporting year, of which 9.000 are within the EU, 7.000 at berth within the EU and 4.000 are between the EU and an outside port. The average price of the allowance is EUR 75 per tonne. The total cost would be as follows:
  • ~~9.000 * EUR 75 = EUR 675.000
  • ~~7.000 * EUR 75 = EUR 525.000
  • ~~4.000 * EUR 75 * 50% = EUR 150.000
  • ~~Total = EUR 1.350.000 (of which 40% is payable in 2024)
  • For 2024, a 60% rebate is admitted to the vessels involved. However, this is reduced to 30% in 2025, before payment is due for 100% with effect from 2026.
  • Emissions reporting is done for each individual ship, where the ship submits their data to a verifier (such as a class society) which in turns allows the shipowner to issue a verified company emissions report. This report is then submitted to the administering authority, and it is this data that informs what emission allowances need to be surrendered to the authority.
  • The sanctions for non- compliance are severe, and in the case of a ship that has failed to comply with the monitoring and reporting obligations for two or more consecutive reporting periods, and where other enforcement measures have failed to ensure compliance, the competent authority of an EEA port of entry may issue an expulsion order. Where such a ship flies the flag of an EEA country and enters or is found in one of its ports, the country concerned will, after giving the opportunity to the company concerned to submit its observations, detain the ship until the company fulfils its monitoring and reporting obligations.
  • Per the EU’s Implementing Regulation, it is the Shipowner who remains ultimately responsible for complying with the EU ETS system.

There are a number of great resources on the regulatory and practical aspects of the system – none better than the EU’s own:

https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=CELEX%3A02003L0087-20230605

https://climate.ec.europa.eu/eu-action/transport/reducing-emissions-shipping-sector_en

https://climate.ec.europa.eu/eu-action/eu-emissions-trading-system-eu-ets/what-eu-ets_en

Degerli Ilgili,

Hatirlayabileceginiz üzere 5 Eylül 2011 tarihinde Ref:2011Eylul/106 nolu Omnihaber sirkülerimizde bahse konuda sizlere bilgilendirme yapmis idik.

Bahse konu ile ilgili Sayin Aret Tasciyan’in Mart 2012 Marinedeal dergisinde yer alan makalesini bilgilerinize sunariz.

Denizcilikte vuku bulan her türlü hasarin ucu dönüp dolasip mutlaka armatöre dokunur. Bu durum, armatör sorumlu olsa da olmasa da geçerlidir. Hatta bazen armatörün haberi dahi olmadan bilahare sorumlu tutuldugunu ögrendigi olaylara sikça rastlamaktayiz. Bunun baslica nedeni genelde kanunlarin bu yönde yazilmis olmasinin yani sira, armatörün ‘gemi’ gibi elle tutulur gözle görülür ve degeri çok yüksek, tutuklanmasi da çok kolay olan bir menkule sahip olmasidir. Bu tür sorumluluklara karsi kendini koruyabilmek için armatör PandI Sigortasi satin alir ve bu sekilde istisnalar haricinde genelde kendini koruma altina almis olur.

Armatörlerin maruz kaldiklari bu haksizliklara kismen dahi olsa bir çözüm bulabilmek için International Group’a dahil PandI Klüpleri 1970 yilinda kendi aralarinda “Inter-Club Agreement” anlasmasini imza altina almislardir. Bu anlasmaya göre kira mukavelesi (charter party) sayet New York Produce Exchange Form veya Asbatime Form sartlarina göre imzalanmis ise vuku bulabilecek kargo hasarlari anlasmaya göre belirlenen sartlar ve oranlar çerçevesinde kiraci ve armatör arasinda bölüsülecektir. Bu anlasmanin baslica gayesi armatörler ve kiracilar arasindaki uzun ve masrafli süren rücu davalarinin önüne geçebilmekti. Bahis konusu anlasma degisen tasima sartlarina uyum saglayabilmek için 1984 ve 1996 yillarinda iki kez desiklige ugramis ve özellikle 1996’daki köklü degisikliklerden sonra “Inter – Club New York Produce Exchange Agreement 1996” adini almistir.

Inter- Club Agreement’a göre kira mukavelesine taraf olan her kisi veya kurulus çikan kargo hasarina belirlenen oranda katilmak zorundadir. Peki bu uygulama pratikte nasil yürümekte idi? Hepimizin bildigi gibi bir kargo hasari veya eksikligi sonucu ilk yapilan, hareket kargo ilgilileri tarafindan o geminin tutuklanmasidir. Armatör, Pandi klübü tarafindan tanzim edilen bir teminat mektubu karsiliginda gemisini serbest biraktirir ve kiraciya dönerek ICA kurallari geregi kendi payina düsen miktar için teminat göstermesini ister. Iste bu esnada armatörün karsisina anlasmanin satirlari arasina sikismis 4 © maddesi çikar: Çikabilecek herhangi bir kargo hasarinin anlasma sartlarina göre kira mukavelesine imza atan taraflar arasinda paylasimi ancak bahis konusu kargo hasarinin ödenmesi ve ibralasilmasi sonucu söz konusu olabilir.
Bu, armatör kendi aleyhine açilan kargo davasini sonuna kadar savunup, konuyu sulhen veya mahkeme karari sonucu ödeyip ibralasana kadar kiraciya dönüp hasara katilmasini isteyemez anlamina geliyordu. Birçok kez de olay sonuçlandiginda kiracinin yerinde yeller esiyordu.

PandI Klüpleri bu rahatsizligin farkinda olup uzun zamandir buna bir çözüm arayisi içindeydiler. Nihayet ICA 1996’da gerekli degisiklikleri yaparak  Inter-Club New York Produce Exchange Agreement 1996 (As Amended September 2011)’i yeni hali ile yürürlüge soktular. Bu anlasmaya göre; kira mukavelesine taraf kuruluslardan herhangi biri, bir kargo hasari ile ilgili kargo ilgililerine teminat mektubu vermek zorunda kalirsa ayni miktarda teminat mektubunu kira mukavelesinde imzasi bulunan diger kisi veya kurulustan talep etme hakkina sahiptir. Söyle ki;

a) Böyle bir talebin anlasmanin (6) maddesinde belirtilen zaman asimi süresi içinde yapilmasi gerekir.
b) Teminat isteyen taraf karsi tarafin talebi halinde ayni miktarda kontr teminat vermek zorundadir.
c) Istenilen teminat mektuplari 1996 anlasmasindaki oranlara bagli kalmaksizin kargo hasari ile ilgili istenilen talebin yüzde 100 miktarinda istenebilir.
d) Herhangi bir talebin bu anlasma çerçevesinde degerlendirilebilmesi için mutlaka 1996 anlasmasindaki tarife uygun bir kargo hasari talebi olmasi gerekir.
e) Söz konusu kira mukavelesi 1 Eylül 2011 tarihinde veya daha sonraki bir tarihte imza altina alinmis olmasi gerekir.

Degerli denizci dostlarimin imzaladiklari yeni kira mukavelelerinde kullandiklari ICA’lerde “As amended September 2011” veya “…Any amendments thereto” ibaresini koymayi unutmamalarini tavsiye ederim.

No items found.